2022 yılı küresel piyasalar açısından oldukça zorlu geçiyor. Enflasyon oranları Türkiye başta olmak üzere tüm dünyada yükseliyor. Enflasyon üretmekte zorlanana ABD’de enflasyon oranı %9,1’e ulaştı. Durum böyle olunca FED harekete geçti ve faiz artırımlarına başladı. Bu seferde gündemimizde resesyon olur mu sorusu geldi. Yatırımcılar da resesyon nedir, resesyon gelirse ne olur, nedenleri ve sonuçları neler diye merak ediyorlar. Bu yazımızda tüm detayları ile resesyonu anlattık.
Resesyon Nedir?
İster ekonomide isterse farklı bir jargonda olsun bir kavramı anlayabilmek için etimolojisini bilmek gereklidir. Resesyon kelime kökeni olarak “durgunluk” anlamına gelmektedir. Yaklaşık 6 aylık bir zaman diliminde ekonomide meydana gelen gözle görülür düşüşü anlatan resesyon kelimesi, ülkeler ekonomisindeki büyüme hızının yine ülke içerisindeki nüfus artış hızından düşük olması sebebiyle kişi başına düşen milli gelirin artış ivmesi gösterememesi durumudur.
Ülkeler böyle bir durum ile karşılaştıklarında ekonomileri düşüşe geçer ve arz talep dengelerinde bozulma görülür. Talepte azalma olacağından arz eden kişi ya da firmalar zarar etmeye başlarlar. Daha ilerisinde ise büyük iflaslar yaşanmaya başlar.
Resesyonun Ekonomiye Etkileri
Ekonomik dönemler, 4 farklı şekilde ele alınmaktadır. Gelişme, refah, durgunluk ve depresyon… Resesyon, durgunluk dönemini anlatan bir ekonomi kavramıdır. Ülke içerisinde resesyon durumundan bahsedebilmek için iki çeyrek dönemin olumsuz ekonomik büyüme göstermesi gereklidir. Bu olumsuz büyüme, iş hacminde daralma ve işsizlik olarak ülke gündemine yerleşecektir. Büyüme oranları bu dönemde son derece önem arz etmektedir. Büyüme oranında meydana gelen 1 puanlık düşüş, 80-100 bin kişinin iş bulamaması anlamına gelmektedir. İş bulamayan yani işsiz kalan kesimlerin, hayat standartları düşeceğinden ürünlere olan talebini azaltacaktır.
Hiyerarşideki istek ve ihtiyaçlar bölümünün tamamı, ihtiyaç bölümüne doğru kayma gösterecektir. Resesyon biraz daha derinleşince ihtiyaçları da karşılamak bir hayli güçleşecektir. Tüm bunlarla birlikte ülke genelinde makro sonuçlarına da bakacak olursak üretim azalacağından dolayı ihracat azalır, ithal ürünlere olan yönelim artar. Ülkenin para biriminin değeri düşeceğinden diğer para birimlerinde yükseliş söz konusu olur. Bu da ithal edilen her ürünün çok daha maliyetli olması anlamına gelir. Ülkenin merkez bankasının döviz rezervleri de yeterli değil ise yukarıdaki maddeler de eklendiğinde enflasyonda durdurulamaz bir artış meydana gelecek, demektir.
İşin bir de yatırımcı ve yatırımlar boyutundan bahsetmek gereklidir. Huzursuz ve güvensiz bir ortamda, yatırımcılar yatırım yapmak istemeyecekleri gibi ülkeden de çıkış yapmak isteyeceklerdir. Riskli bir piyasa ortamında yatırımlar durma noktasına gelir. Bu da ülkeye girecek olan dövizin giremeyeceği anlamı taşır. Yatırımcılarda resesyon beklentisi güçlendikçe piyasalardaki güven de aynı hızla zayıflamaktadır. Tüm bunlar resesyonun ülke ekonomisine yaşatacağı mikro ve makro durumlardır.
Resesyon Neden Oluşur?
Ekonomilerde durgunluğun yani resesyonun ortaya çıkmasında birçok sebep vardır. Bunlardan ilki ekonomik büyümenin nüfus artış hızının altına inmesidir. İkinci olarak kişi başına düşen milli gelirde bir değişiklik olmaması ya da düşüşe geçmesidir. Diğer bir sebep, işsizlikte yaşanacak olan hızlı artış. Buna bir de hukuk sistemine duyulan güvensizlik eklenebilir. Zira ekonomilerde büyük payı olan yatırımcılar, kendilerini güvende hissetmek isterler. Eğer böyle bir durum söz konusu değil ise piyasadan çekilmek isteyeceklerdir. Bu da yine resesyonu tetikleyecek hallerden biridir. Tüm bunlar ekonomide bir domino etkisi yaratacak ve her geçen gün gerilemeye sebebiyet verecektir.
Dünyada resesyona karşı bir kaygı durumu söz konusudur. Ülkeler bu durumu en az hasarla atlatabilmek adına resesyona sebep olan bu durumlara karşı önlem almakla mükelleftirler. Devam etmekte olan Rusya -Ukrayna savaşı ve bunun sonucunda enerji ve tahıl fiyatlarının aşırı yükselmesi ülkeleri birlikte bir çözüm arayışına itmiştir. Ancak Rusya’nın ABD ve AB tarafından egale edildiği şu ortamda henüz net bir ilerleme kaydedilememiştir. Dolayısı ile enerji ve gıda enflasyonu tavan yapmıştır. ABD Merkez Bankası FED’in enflasyonu düşürmek için attığı faiz artırımı adımları da resesyon endişelerine neden olmaktadır.
Resesyonun Ekonomi Üzerindeki Sonuçları
Ekonomideki resesyon, ülkedeki ekonomide küçülme yaratacağından riskli bir ortam yaratacaktır. Bu durum, yeni iş kurmak isteyenlerin bir müddet daha beklemesine neden olacaktır. İşsizliğin de artacağı göz önüne alınırsa istihdamın daha da daralmasına yol açacaktır.
Ülkedeki para biriminin değeri düşecek, diğer para birimleri karşısında gücünü yitirecektir. Yani ithal edilen her ürün çok daha fazla maliyetli bir hal alacaktır. Ham maddeden, ara mamüle, hali hazırda satışta olan ürünlere kadar bu maliyet artışı hissedilecektir. Bu, hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz yönde etkileyecektir. Bunun yanında para piyasaları ve borsalar resesyondan olumsuz etkilenecek diğer bir argümandır.
İstihdam sağlayan büyük firmalar ve yatırımcıların çokça işlem yaptığı yerdir borsalar. Buradaki dalgalanmalar ve düşüşler doğru orantılı olarak piyasalara da negatif yönde sirayet edecektir. Bütün bu sonuçlar, ülke ekonomisinde kriz denilebilecek durumlara sebep olacaktır.
Resesyonun Fiyatlamalara Etkileri
Resesyon yaşanması durumunda petrol fiyatlarında da düşüş beklenir. Malum 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi nedeniyle sert yükselen petrol fiyatları şimdilerde resesyon endişeleri nedeniyle düşüşe geçti. Gerçekten bir küresel resesyon olması halinde petrol fiyatları 80 dolar altına kadar geri çekilebilir.
En çok resesyon beklentisi olan bölge şu an için Euro bölgesi. Ukrayna’ya verdiği destek sonrası Rusya’ya ambargo uygulayan euro bölgesi ciddi anlamda enerji krizi yaşamakta. Kış aylarında enerji tedariğinin olamayacağınadair haber akışları gerçekleşirse ciddi sorunlar tüm dünyada baş göstermeye başlayabilir.
Ülkeler sadece resesyon ile değil stagflasyon ile de baş etmek durumunda kalabilirler. Ekonomide enflasyon yaşanırken ekonomik büyüme sağlanamıyorsa sıfır dolayında bir reel büyüme gösteriyorsa o ülkede stagflasyon yaşanıyor, demektir. Bu kavram resesyonun şiddetinin daha da artmasına neden olacaktır. Bir kavram daha var ki o da ekonomilerdeki zor süreçlerde karşımıza çıkmaktadır.
Deflasyon; mal ve hizmetlerin sürekli ucuzlaması ancak aynı zamanda bu mal ve hizmetlere olan talebin de düşmesi anlamına gelmektedir. Burada kastedilen birkaç defalık bir mal ve hizmet düşüşü değildir. Devamlı bir düşüşten bahsedilmektedir. Fiyatların düşmesi tanımı her ne kadar olumlu gibi düşünülse de alıcısı olmadığından ekonomileri durma noktasına getirebilmektedir.
Firmalar arz ettikleri mal ve hizmetlere karşılık bulamadığı için ya küçülmeye gitmekte ya da iflas etmek durumunda kalmaktadırlar. Burada belirtilen kavramların hiçbiri, ekonomiyi olumlu yönde etkilememektedir. Ülkeler bu durumlara karşı ekonomi kurmayları ile istişareler yapmalı ve gerekli tedbirleri vakit kaybetmeden almalıdırlar.
Bir yanıt bırakın